AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, Türk Lirası’ndaki bedel kaybını ve iktidarın iktisat siyasetlerini kıymetlendirdi. TGRT Haber’de gazeteci Ercan Gürses’in sorularını yanıtlayan Kurtulmuş, “Dövizdeki oynaklık Türkiye iktisadı üzerinde olumsuz bir tesir oluşturuyor” dedi.
‘KENDİ PARA ÜNİTEMİZE PRESTİJ ETMEMİZ LAZIM’
Kurtulmuş’un konuşmasından öne çıkanlar şöyle:
“Türkiye’de ulusal para ünitemiz olan Türk lirasının kullanımını ve ilerleyen periyotta de başka ülkelerle yaptığımız ticari bağlantılarımızda ulusal para üniteleri üzerinden bunların gerçekleşmesini sağlamamız lazım. Alışılmış ki dövizdeki oynaklık Türkiye iktisadı üzerinde olumsuz bir tesir oluşturuyor. Bizim kendi para ünitemize prestij etmemiz lazım. Bunun üzerinden alışverişlerimizi yapmamız, bunun üzerinden milletlerarası ticarette Türk lirasının bedelini bir formda kıymetli para haline getirmemizin yanlışsız olduğu kanaatindeyim.
‘ESKİ PERİYOTTA TÜRK PARASI ÇOK DEĞERLİYDİ’
Paramızın muhakkak bir düzeyde olmasının şöyle bir artısı var; ihracatı artırmış oluyoruz. Buradaki dengeyi müdafaamız lazım. Eski periyotta maalesef Türk parası çok pahalıydı. 1 dolar 1.20 düzeylerindeydi. Bu ortaya ne çıkarıyordu? İnanılmaz yüksek ölçüde ithalat. Yani ne varsa kalem dahil her şeyi daha ucuza dışardan ithal eder durumdaydık. Çok şükür 2013’ten sonraki periyotlarda yavaş yavaş Türkiye bundan uzaklaştı. İmalata, üretime, ihracata, yatırıma ve istihdama dayalı bir iktisat yönelişine Türkiye kendisini sevk etmiş oldu. Bunun kıymetli ve pahalı olduğunu düşünüyorum. Burada da o dengeyi Türk iktisadı sağlayacaktır. Dövizin çok kıymetli olması ya da çok pahasının düşük olması ortasında bir istikrar oluşacaktır.
‘EKONOMİK KURAL KIYAMETE KADAR UYGULANMAYACAK’
Ekonomik koşulların, dünyanın ve Türkiye’nin koşulları geliştikçe hiçbir ekonomik kural kıyamete kadar olduğu üzere uygulanacaktır diye bir şey yoktur. Bu kurallarda esneme, değişme, gelişme olabilir. Fakat Türkiye 2013’ten itibaren bir yönelim içerisindedir. Vakit zaman bunları ileriye yanlışsız götürüyor. Biz ithalat yaparak, dışarıdaki global iktisat ile hiçbir iktisat tek başına uğraş edemez. Doğal ki global iktisat ile uyumlu bir halde lakin hiçbir biçimde Türkiye’nin üretim gücünü zayıflatmadan, üretimimizi, istihdamımızı, ihracatımızı, yatırımımızı ve global piyasalardaki mal ve hizmetlerimizle rekabet edebilir bir durumda olmamızı sağlayacak bir atılım içerisinde olmamız lazım.
‘TAYYİP ERDOĞAN İKİNCİ SEFER HALKIN ÖNÜNE GİDECEK’
Biz karşımızdaki ittifakın kimi aday göstereceğini ve hangi şartlar altında aday göstereceğini, hangi unsurlarla bu adayını kamuoyuna duyuracağına ilgili olamayız. Bu bizim tasarrufumuz değil. Kimi aday gösterirlerse göstersinler, hodri meydan. Siyaset bir yarış alanıdır. Nihayetinde siyasette karar verecek olan milletin kendisidir. Hasebiyle bizim rahatlığımız kimin aday çıkacağını tespit etmek konusunda bizim yapacağımız bir şey yok. Lakin biz rahatlığımız, Cumhur İttifakı’nın adayı, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’dır. Tayyip Erdoğan ikinci sefer halkın önüne giderek bu Cumhurbaşkanlığı Sistemi içerisinde cumhurbaşkanı adayı olacaktır.” (HABER MERKEZİ)
