Diyarbakır Barosu Lideri Nahit Eren, eski Diyarbakır Baro Lideri Tahir Elçi cinayetine ait açılan davada yaşanan hukuksuz uygulama ve kararlara dikkat çekerek “10. Ağır Ceza Mahkemesi Tahir Elçi davasından el çekmelidir” dedi. Diyarbakır Barosu Eren, bu talep kabul edilene kadar reddi hakim taleplerini yineleyeceklerini söyledi.
Diyarbakır Barosu, Tahir Elçi cinayetine ait açılan dava evrakında yaşanan hukuksuz uygulama ve kararlara dair Diyarbakır Adliyesi önünde açıklama yaptı. Açıklamaya, Türkiye Barolar Birliği Lideri Erinç Sağkan ve TBB İdare Şurası üyeleri, Şırnak Baro Başkanı Rojhat Dilsiz, Batman Barosu Lideri Erkan Şenses, Şanlıurfa ve Siirt barolarının yöneticileri de katıldı.
“Tahir Elçi davası başından beri skandallarla ilerliyor”
Tahir Elçi davası avukatı ve Diyarbakır Baro Lideri Nahit Eren, “Tahir Elçi cinayeti soruşturması ve davası en başından beri, dünya hukuk literatürüne geçecek cinste skandallarla ilerliyor” dedi.
Eren, “Tahir Elçi’nin kelamları için dokuz günde dava açan sav makamı, öldürülmesine ait soruşturmada dört buçuk yıldan sonra dava açabilmiştir. Cinayetin kanıtları karartıldı; bu karartılmış kanıtlar bile gerçek düzgün toplanmadı. Olay yeri incelemesi, Tahir Elçi’nin Dört Ayaklı Minare’nin önünde suikasta uğramasının üzerinden üç buçuk ay geçtikten sonra yapıldı” tabirlerini kullandı.
rudaw’da yer alan habere nazaran, Diyarbakır Barosu’nun talebiyle Londra’daki İsimli Mimarlık kuruluşunun hazırlamış olduğu ve evraka sunulan rapor olmasa üç polis hakkında bu davanın da açılmayacağını çok düzgün bildiklerini lisana getiren Eren, şöyle devam etti:
“Toplanmayan kanıtlar, yok edilen kanıtlar, özensiz ve isteksiz yargısal pratiklerin sonunda açılan bu dava için kimseye teşekkür edecek değiliz. Kamuoyu baskısı ve kaç uğraşlar sonucunda açılan bu davanın ilerletilmesi, fiilin ve failin tespiti konusunda her türlü engelleme ile karşı karşıyayız.
“Tanıklar tehdit edildi, azaba uğratıldı”
Diyarbakır 10. Ağır Ceza Mahkemesi daha birinci duruşmada davayı hangi bakış açısıyla ele aldığını bütün çıplaklığıyla ortaya koymuştur. İnanılması güçtür lakin, bu heyet Türkan Elçi’yi, yalnızca kelam istediği için duruşma salonundan atmakla tehdit etmiştir. Avukatlar tıpkı halde duruşma salonundan atılacakları konusunda ihtar edilmişlerdir.
Duruşmalar sırasında savcılık makamının şahitlerinin, her birinin olayı çarpıtmak, yargısal süreçleri maksadından saptırmak için şahsen savcının kendisi tarafından tehdit edildikleri, farklı vaadlerle palavra tanıklığa zorlandıkları ve azaba uğratıldıkları ortaya çıkmıştır. Bu dehşetli gerçeklik karşısında Mahkeme heyetinin kılı bile kıpırdamamış, şahitleri palavra beyanda bulunmaya zorlayan savcı ve bu şahitlere azap yapan kolluk vazifelileri hakkında hata duyurusunda bulunmayı reddetmiştir.
Bir ülkede, Tahir Elçi üzere bir insan hakları savunucusu ve baro lideri suikasta uğruyorsa, o suikastı aydınlatmak devletin bütün kurumları üzerinde ertelenmesi ve ihmal edilmesi mümkün olmayan bir ödev doğurur. Birinci andan itibaren, bu ödevinin hiçbir biçimde farkında olmayan kamusal makamlar ve yargısal süreçler görüyoruz. Tüm bu süreçlerde, Tahir Elçi suikastının aydınlatılması için gayret gösteren avukatlardan öbür hiç kimseyi göremedik.”
“Davayı gören Diyarbakır 10. Ağır Ceza Mahkemesi, katılan vekillerinin davayı ilerletebilecek, suikastı aydınlatabilecek tüm taleplerini reddetmeyi adeta kendisine bir misyon olarak bellemiştir” diyen Eren, “Yargılamanın gelinen basamağı itibariyle, yokluğumuzda yapılmaya çalışılan orta celseler; biz katılan vekillerinin görüşü alınmadan incelenen savcılık talepleri; yokluğumuzda, kanıtlarla ilgili tesis edilen orta kararlar; bu mahkemenin suikastı aydınlatmak için değil, bu evrak üzerinden siyasi tarihimizi ve toplumsal belleği karanlıkta bırakmak hedefi ile hareket ettiğini açık bir halde ortaya koymaktadır” tabirlerini kullandı.
“Davutoğlu’nun dinlenilmesi istikametindeki karar geri alındı”
Diyarbakır 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nin son olarak 19 Eylül 2022 tarihinde avukatların haberi bile olmadan orta celsede aldığı kararın bu mahkemenin gerçekleştirdiği skandallar zincirine yeni bir halka eklediğini belirten Eren, şöyle devam etti:
“Karara imza atan yargıçların, bu davadan derhal el çekmesi gerektiğini çok net bir halde ortaya koymuştur. Bilindiği üzere, devrin başbakanı Ahmet Davutoğlu, bu cinayetin bir siyasi suikast olduğunu çeşitli kezler kamuoyu önünde lisana getirmişti. Bu beyanları nedeniyle, Davutoğlu’nun duruşmada dinlenmesini tekraren talep ettik. Mahkeme 15 Haziran tarihli celsede bir defa daha lisana getirilen bu talebi kabul etmiş, Davutoğlu’nun 23.11.2022 tarihli celsede dinlenmesine karar vermişti.
“Davutoğlu’nun dinlenilmesi istikametindeki kararı geri alındı”
Ancak, 19.09.2022 tarihli orta celse ile, mahkeme çoğunluğu Davutoğlu’nun dinlenilmesi tarafındaki kararı geri almıştır. Bu karar yüz kızartıcı bir skandal niteliğindedir. Her şeyden evvel bu kadar değerli bir davada katılan vekilleri dışlanarak karar tesis edilmesi kabul edilemez. Diyarbakır 10. Ağır Ceza Mahkemesinin bu karara muhalefet şerhi koyan üyesi ‘… bu vakte kadar evrak kapsamında rastgele bir değişiklik olmaması ve şahit hakkında talimat yazılmış olması’nı münasebet göstererek çoğunluk görüşüne katılmamıştır.
Çoğunluk üyelerinin yaptığı bu irade açıklamasını görmezden gelmemiz mümkün değildir. Bu nedenle bugün bir dilekçe sunarak kendilerini reddettiğimizi bildirdik.”
Eren, “Mahkemenin çoğunluk üyeleri ile dava ortasında asla telafi edilmesi mümkün olmayan bir doku uyuşmazlığı ortaya çıkmıştır. Mahkeme çoğunluk üyelerinin bu davayı görmeye devam etmeleri mümkün değildir. Kendilerini misyondan el çekmeye davet ediyoruz!” dedi
Müdahil vekilleri olarak bu davayı sonuna kadar takip edeceklerini kaydeden Eren, “Mahkeme çoğunluk üyeleri bu davadan el çekene kadar reddi hâkim taleplerimizi tekrar edecek, adalet çığlığımızı her geçen gün daha yüksek perdeden lisana getirmeye devam edeceğiz” diyerek kelamlarını sonlandırdı.
