Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, hayat pahalılığı ve enflasyon sıkıntısına ait olarak, “Daha evvelki krizler de Türkiye’yi etkiledi ve birçoğu Türkiye’yi teğet geçti fakat bu önemli bir krizle karşı karşıyayız. Nasıl bugüne kadar problemleri çözdüysek, krizleri aştıysak, bizim de misyonumuz bu krizleri aşmak ve halkımıza en hoş formda hizmetleri sağlamak. İnsanımızı içinde bulunduğu problemden kurtaracak olan tekrar bizleriz” dedi.
Çavuşoğlu, Malatya Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenen AKP Malatya Genişletilmiş Vilayet Müşavere Meclisi Toplantısı’nda, konuştu.
Seçim takviminde 1 yıldan daha az bir vakit kaldığını belirten Çavuşoğlu, partililerden her geçen gün alandaki varlıklarını artırmalarını istedi.
“Huzursuzluk iklimine asla müsaade edemeyiz”
éReferanslarının ve en değerli destek noktalarının 20 yıllık iftihar dolu hizmet serüveni olduğunu” savunan Çavuşoğlu, şöyle konuştu:
“Evet, bugün insanlarımızın külfetleri, yüksek enflasyon, fiyat artışı var, hayat pahalılığı var. Bunu inkar etmiyoruz, doğruya gerçek. Fakat tüm dünyada bu krizlerin derin yaşandığını görelim. ‘Tüm dünyada bu meseleler var’ diyerek problemlerin tahlili noktasında da çekimser davranamayız. Daha evvelki krizler de Türkiye’yi etkiledi ve birçoğu Türkiye’yi teğet geçti lakin bu önemli bir krizle karşı karşıyayız. Nasıl bugüne kadar meseleleri çözdüysek, krizleri aştıysak, bizim de vazifemiz bu krizleri aşmak ve halkımıza en hoş halde hizmetleri sağlamak. Muhalefetin oluşturmaya çalıştığı huzursuzluk iklimine asla müsaade edemeyiz. Onların kederi huzursuzluk. Daima hakikat olmayan bilgilerle çarpıtmalar. İnsanımızı içinde bulunduğu problemden kurtaracak olan tekrar bizleriz. O nedenle gayretimizi yürütmeye devam edeceğiz.”
“Seçimin tarihi nettir”
AK Parti’nin geçen 20 yılda siyasete getirdiği hizmet anlayışıyla, yaptığı mega projelerle, kazandırdığı yapıtlarla vatanın her köşesine damgasını vurmuş bir parti olduğunu savunan Çavuşoğlu, şöyle konuştu:
“Bir davaya inandık ve hepimizin büyük AK Parti ailesinin mensupları olduk ve Recep Tayyip Erdoğan’a inandık, birlikte yol yürüyoruz. Cumhuriyet tarihinde yapılanların tamamının katbekat fazlasını ülkemize kazandırdık. Bugün Türkiye her alanda en üst ligde uzunluk gösteriyorsa, bu muvaffakiyetin gerisinde 20 yıldır çalışan teşkilatlarımız vardır. O yüzden sizlere minnet borçluyuz. Bizim siyasetimiz eser siyaseti. 20 yılda yaptığımız eserler, gelecek jenerasyonlara bırakacağımız yapıtlardır. Palavra, iftira, çamur siyasetinden, ülkesini ve milletini farklı ülkelere şikayet eden bir siyaset anlayışı yoktur, olamaz. Artık bu cins siyaset olmamalıdır. Palavra, iftira, çamur siyaseti, çirkef siyaseti, ülkesini Ankara’da gördüğü büyükelçilere bile şikayet eden bir siyaset anlayışı bu ülkede olmamalı. Bu bizim milletimize, ülkemize yakışmaz. Ne varsa konuşalım kendi ortamızda. Palavra, şikayet değil. Son 20 yılda Türkiye, hem içerde hem dışarda terör yuvalarını kuruturken ülkemizin dört bir yanında da büyük yatırımları tamamladı, mega yapıtları hayata geçirdi. İşte bunun gerisindeki güç milletimiz ve istikrardır. Artık eskisi üzere bu ülke işlerini yaparken yarım bırakıp, seçime gitme devri bitti. Koalisyon periyotları bitti. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi bunun en büyük sigortasıdır. Alınan kararlar, yapılan işler, atılan adımlar ortada. Süratli karar alıp, çağa süratli ayak uyduran siyasetleri belirliyoruz. Birileri de çıkmış, ‘Eski periyoda dönelim, koalisyonlar olsun, senede bir, 3 ayda bir değişsin.’ diyor. ‘Sistemi değiştirelim, çabucak seçim yapalım’ diyorlar, Seçimin tarihi nettir. Artık başına esen kimse seçim isteyemez. Tarih aşikâr, 2023 Haziran. Cumhur İttifakı olarak adayımız da muhakkak. Bizim adayımız, önderimiz Recep Tayyip Erdoğan. Herkes adayını belirlesin, halkın huzuruna çıksın. İşte er meydanı sandıkta.”
“Neden yalnızca terör örgütleriyle ilgili kaygı duyuyorsunuz”
Türkiye’nin terörle çabasına de değinen Bakan Çavuşoğlu, şöyle devam etti:
“Terörle uğraş için, güvenliği korumak için yeri geldiğinde tereddüt etmeden sonun ötesine geçiyoruz. Bazen telefon açıyorlar ‘Endişe duyuyoruz.’ Neden tasa duyuyorsunuz? ‘İşte o müdahalelerinizden.’ Pekala terör örgütünün taarruzları sonucunda askerimiz, polisimiz yahut sivillerimiz şehit oluyor diye telaş duyuyor musunuz? Neden yalnızca terör örgütleriyle ilgili kaygı duyuyorsunuz? Mazeretleri çok, ‘kem küm.’ ‘Efendim memleketler arası hukuk.’ Güya memleketler arası hukuku bilmiyoruz. ‘Efendim sivillerdi.’ Türk milleti savaşın en acımaz olduğu devirlerde bile sivilleri koruyan bir millettir. Askerimiz, polisimiz, jandarmamız her yerde siviller konusunda herkesten daha fazla hassastır. Fakat bir mazeret bulacak ya. Çabucak bir mazeret buluyor. Kederleri PKK/YPG’yi güçlendirmek. İşte Irak’ın kuzeyinde Pençe-Kilit harekatımızda da teröristleri o bölgeden temizliyoruz. O bölgeden teröristleri temizlerken yalnızca Irak’ın geneline değil bilhassa o bölgede yaşayan Kürt kardeşlerimize de dayanak veriyoruz. Kürtlerin en büyük düşmanı PKK terör örgütüdür, YPG’dir.”
“Endişelerimiz somut adımlarla karşılanmalı, kuru laflarla değil”
Bakan Çavuşoğlu, İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliğine ait Türkiye’nin taleplerinin somut adımlarla karşılanması gerektiğine işaret ederek, şu tabirleri kullandı:
“Milletimizin güvenliği kelam konusu olduğunda verecek odunumuz yoktur. İşte İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliklerinde de bu anlayışla sapasağlam duruyoruz. Bizim onlardan istediğimiz, beklentilerimiz mümkün olmayan bir şey değil. Teröre takviye veriyorsun, verme. Teröristler ülkende, kapılarını açmış barındırıyorsun, her türlü faaliyetlerine müsaade veriyorsun, finansmanına göz yumuyorsun. Oralardan Kandil’e ya da şu anda bulundukları bölgelere çocukların zorla götürülmesine vesile oluyorsun. Onların bu çalışmalarına fırsat veriyorsun, engellemiyorsun. İkincisi müttefik olmak istiyorsan, Türkiye’yi düşman ülke üzere göremezsin. Terörle çabasından ötürü ambargo uygulayamazsın. ‘Bunları uygularım.’ dersen NATO’ya da üye olamazsın, bu kadar kolay.
Biz kimi ülkeler üzere, Yunanistan üzere Makedonya’ya ‘İsmini değiştir.’ demiyoruz. İsmini değiştirmek bir ülke için ne kadar güç bir şey, bir millet için bunu kabul etmek ne kadar güç biliyorsunuz. Yunanistan bu şımarıklığı yaparken, 12 sene Makedonya’nın NATO’ya üyeliğini engellerken neredeydiniz? Neredeydi o vakit dayanışma? Artık bu ülkelerin AB üyeliği olabilmesi için de müzakereler devam ediyor. Kalkıyor, kimi ülkeler diyor ki ‘Sen aslında artık Makedon’sun lakin AB’ye girmek istiyorsan geçmişinde şuydun, buydun, bunu kabul etmek zorundasın.’ Hangi ülke, hangi millet bunu kabul eder? Bunlara bir şey demiyorlar, daima bize ‘Dayanışma değerli, güvenlik kıymetli.’ diyorlar. Onlar da korkuyor, tamam onların korkusu legal olabilir, buna itirazımız yok lakin Türkiye’nin terörle ilgili güvenlik tasaları yasal değil mi? NATO’nun düşman olarak gördüğü ögelere baktığınız vakit bir tanesi de terör değil mi? Madrid’de terörle ilgili, NATO’nun güneyiyle ilgili teröre odaklanacak bir özel oturum da düzenleyeceğiz. Genel Sekreteri tebrik ediyoruz. İspanya’ya da teşekkür ediyoruz. Zira onlar için de kıymetli. Bu tasalarımızı karşılamaları gerektiğini hem NATO’ya hem öbür müttefiklere hem de bu iki ülkeye net bir halde söyledik, sağlam duruşumuz devam ediyor. Bizim telaşlarımız somut adımlarla karşılanmalı, kuru laflarla değil.”
“255 misyonla dünyanın en büyük 5. diplomatik ağına sahip bir ülke olacağız”
PKK ve YPG’nin tıpkı terör örgütü olduğunu söz eden Çavuşoğlu, “YPG-PKK ögelerine televizyonlarını açıyorlar. Neymiş efendim, kod ismi Mazlum Kobani olan Abdi Şahin, YPG’liymiş. Eski Suriye Başbakanı Riyad Hicab, müzakere heyeti lideriydi, o vakit başbakanken Esed ile birlikte bu adamı Kandil Dağı’ndan getirip Türkiye’ye yönelik terör faaliyetleri başlat diye nasıl talimat verdiklerini evraklarıyla birlikte ABD’sine de Rus’una da hepsine anlattık. Nerede fark var. Hepsi tıpkı.” diye konuştu.
Kimsenin mazeretlerin gerisine sığınmaması gerektiğini söz Çavuşoğlu, “PKK’lı Suriye’den bir geçiyor birden ismi değişiyor, terörist değil adeta melek. Utanmasalar onu da söyleyecekler. Neymiş efendim ‘DEAŞ ile çaba ediyor.’ DEAŞ ile bizim askerimiz, polisimiz, güvenlik güçlerimiz üzere göğüs göğüse savaşan, 4 binden fazla DEAŞ teröristini etkisiz hale getiren öbür bir ülke var mı? Suriye ve Irak’ı saymıyorum. NATO üyesi var mı? Dışarıdan var mı? Yok. O yüzden bu tıp mazeretlerin gerisine sığınmamaları gerekiyor.” tabirlerini kullandı.
Türkiye’nin artık diğerlerinin senaryolarında figüran bir ülke olmadığını belirten Çavuşoğlu, “Sadece kendi bölgemizde değil evet çatışmaların yüzde 60’ı burada fakat biz 360 derece dış siyasetimizle dünyanın en uzak coğrafyalarda bile varız. Asya’nın en doğusundan Avrupa’ya, Afrika’ya, Latin Amerika’ya kadar etkinliğimiz artıyor. Ramazan ayında 6 Latin Amerika ülkesini ziyaret ettik. Afrika ile bağlantılarımızın nasıl geliştiğini görüyorsunuz. Bugün dünyanın her yerinde Türk bayrağı dalgalansın diye çok kısa bir mühlet içerisinde El Salvador ve Gine Bissau’da açacağımız büyükelçiliklerle 255 misyonla dünyanın en büyük 5. diplomatik ağına sahip bir ülke olacağız. Fakat dış siyasetin çok çetrefilli, karmaşık, birçok tehdit, sınama ve risklerin olduğunu bir alan olduğunu söylüyoruz, tıpkı vakitte fırsatlar da önümüze çıkıyor.” değerlendirmesini yaptı.
Çavuşoğlu, dış politikayı yalnızca diplomatlarla, Dışişleri Bakanlığıyla yürütmenin mümkün olmadığını, artık lokal idareler, parlamenter diplomasi, iş insanları, STK’ler, akademisyenler hatta öğrencilerin, herkesin diplomasinin içerisinde olduğunu lisana getirerek, TİKA, Maarif Vakfı, YTB, Yunus Emre Enstitü, Diyanet, Türk Hava Yolları ile entegre bir dış siyaset oluşturduklarını ve uyumlu bir biçimde Türk bayrağını dünyanın her yerinde dalgalandırdıklarını söyledi.
Dünyada devletleri bir ortaya getirecek vizyoner bir liderliğe, vicdanın sesine gereksinim bulunduğunu belirten Çavuşoğlu, “Çünkü bu liderlik eksik. Memleketler arası örgütler bakımından da ülkeler bakımından da eksik.” dedi.
“Evet güçlü ülkeler var, güçlenen ülkeler de var ancak herkes bu gücünü dünya insanlığının lehine mi aleyhine mi kullanıyor?” diyen Çavuşoğlu, kelamlarını şöyle sürdürdü:
“Çok taraflılık çerçevesinde mi çalışıyor, herkesin çıkarına, tek taraflı siyasetlerle dünyayı mı karıştırıyor yahut milletlerarası sistem kâfi mi, BM kâfi mi, çatışmaları önleyebiliyor mu? Var olan çatışmaları, savaşları durdurabiliyor mu? Bırakın çatışmayı, Kovid-19 üzere insanlığı ilgilendiren bahislerde bir tahlil teklifini getirebiliyor mu? BM Güvenlik Kurulu 3 ay sonra bir karar kabul edebildi. Biz o ortada dünyanın her yerine Kovid-19 ile ilgili gereç yardımı yapıyorduk, dünyanın her yerine. Hamdolsun yüzlerce yıllık devlet geleneğimizden aldığımız kuvvetle ve Cumhurbaşkanımızın güçlü liderliğiyle biz bu rolü Türkiye olarak oynayabiliyoruz. Daha adil bir dünya için çalışıyoruz. Dünya sisteminin reforme edilmesi gerektiğini söylüyoruz. Bunu Cumhurbaşkanımız hoş bir mottoyla tüm dünyaya duyurdu. ‘Dünya 5’ten büyüktür’. Yani 5 tane daimi üyeden büyüktür dünya. O ülkelere karşı olduğumuzdan değil, sisteme karşıyız, sistemin yetersizliğini ön plana çıkarmaya çalışıyoruz. Ve haksızlık karşısında susmuyoruz.”
“Rusya’dan tahıl ihracatının önünün açılması için çalışma yapıyoruz”
Çavuşoğlu, hem prensipli hem de gerçekçi bir siyaset izlediklerini belirterek, “Elbette her ülkenin, milletin ülküleri vardır ancak biz gücümüzü, kapasitemizi biliyoruz ve gerçekçilikten hiçbir vakit uzaklaşmıyoruz ve prensiplerimizden de taviz vermiyoruz.” dedi.
“İşte Ukrayna bunun örneği. Hem Rusya hem Ukrayna ile konuşabilen ve bakanlarını birebir masada buluşturabilen tek ülkeyiz.” diyen Bakan Çavuşoğlu, şunları kaydetti:
“Bu, o ülkelerin bilhassa de Rusya’nın saldırganlığına yönelik tenkitlerimize karşın, öteki mevzularda da karşı karşıya olduğumuz, hem fikir olmadığımız mevzular da var. Bu prensipli tavrımız sayesinde Türkiye’ye duyulan inancın esiridir bu. Artık de bilhassa savaş kaynaklı besin krizi var dünyada. Bilhassa tahıl. Afrika ülkelerinin, en az gelişmiş ülkelerin önemli muhtaçlıkları var. Artık Ukrayna konusunda anlaşabilirsek Rusya’dan tahıl ihracatının önünün açılması için çalışma yapıyoruz. BM Genel Sekreteri ‘bu işi çözerse Türkiye çözer’ diyor. Bu işte Türkiye’ye olan itimadın yansıması. Biz de BM ile birlikte çalışıyor, BM Planı’nı savunuyoruz. Bİr an evvel tahılın önündeki sıkıntıların kaldırılması için o plan üzerinde ağır bir formda çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Askeri bir heyetimiz teknik hususları görüşmek üzere Moskova’ya gitti. Artık onları İstanbul’da bir ortaya getirip BM, Türkiye, Ukrayna ve Rusya olarak teknik bir çalışma yapıp sonra bir merkez kurarak buradan bu işi koordine etmek istiyoruz. Bu aslında savaşın bir yansıması lakin bu insani bir bahistir. Tüm tarafların bu açıdan bakması gerekiyor. Yalnızca ekonomik bir mevzu değildir. Yoksa Mısır üzere ülkeler bile dışarıya tahıl bakımından bağımlı ülkeler bile kahır içinde olabilir. Tüm dünya insanlığı için bunu yapmak zorundayız. Bazen Türkiye için de bu husus gündeme geliyor. Hamdolsun biz buğday, tahıl olarak kendi tüketimimizi karşılayacak formda kendi kendimize kafiyiz ancak Türkiye dünyada şu an makarna ve un ihracatında birinci sırada. En çok makarna ve un ihraç eden… Bunun için de doğal üretimin, ihracatın devam etmesi için özel kesimimiz dışarıdan buğday ithal ediyor, biz de bunlara yardımcı oluyoruz. Zira bu istihdam, ihracat., katma kıymet demektir. Bunu da inşallah problemsiz formda yürüteceğiz.”